Osmanlı Hamamı
Yüzyıllardır Türkler'in vazgeçilmezleri arasında olan, özellikle bizden önceki kuşakların sıklıkla gittiği Türk hamamlarının faydalarını duyduğunuzda havlularınızı hazırlayıp, en yakın hamama gideceksiniz...
Türkler İstanbul'un fethinden sonra burada ve Osmanlı Devleti'nin dört bir yanında binlerce hamam yaptılar.
On yedinci yüzyılda, sadece İstanbul'da 168 büyük çarşı hamamı vardı.
Bulgaristan'da 16. yüzyıldan kalma eski bir Türk hamamının yerine 1913'te inşa edilen Sofya Merkez Hamamı
Hürrem Sultan Hamamı, İstanbul
Türk hamamları başlıca üç kısma ayrılır:
Soyunma yerleri
Yıkanma yerleri:
Soğukluk,
Hamam (Sıcaklık);
Isıtma yeri (Külhan)
Soyunma yerleri
Geniş bir sofa ve çevresinde bölmeli sekiler bulunur. Yıkanan kimseler, bu sekilerde uzanıp dinlenirler.
Yıkanma yerleri
Soğukluktan geçilerek girilen hamam kısmına denir. Burası da bazı bölümlere ayrılır: Kurna başı denilen herkesin teker teker yıkandığı yer, halvet adı verilen kapalı ve yalnız başına yıkanma hücreleri.
Bir de üzerine uzanıp ter dökülen göbek taşı bulunur. Burası, hamamın mermer kaplı zemininden daha yüksek yapılmış ve çeşitli geometrik şekillerde olabilen yerdir.
Isıtma yeri - külhan
Hamamın altında olup burada ateş yanar. Ateşten yükselen alev ve duman, mermer zeminin altındaki özel yollardan, duvar içlerinden geçer, tüteklik adı verilen bacadan çıkar.
Hamamda yıkanan kadınlar 18. yy
Külhandaki ocağın üzerinde sıcak su kazanı, onun da üzerinde soğuk su deposu bulunur. Ocağın dip kısmındaki birkaç kanal, hamamın yıkanma yerinin ortasındaki göbek taşının altına kadar uzanır.
Ocakta yanan odunların tesirli alev ve dumanları, bu kanallardan göbek taşının altına gider.
Bu taşın altındaki karanlık yer çok ısındığından buraya cehennem denir.
Çarşı hamamları, haftanın belli günlerinde kadınlara, başka günlerde erkeklere açıktır.
Çifte hamam olanlar ise birbirine bitişik iki hamam olup, biri kadınlara, diğeri erkeklere ayrılmıştır.
Bu hamamlar her gün açıktır.
İstanbul'un hamamları bütün dünyaca tanınmıştır.
Eski oluşu bakımından Bayezit, Çemberlitaş, Hoca Paşa, Fındıklı hamamları, Fatih'te Mehmedağa hamamı vs. vardır.
Ayrıca zamanla tahribata dayanamayıp yıkılmış hamamlar da bulunuyordu. Hele meşhur konak hamamlarından hemen hiçbiri bugün kalmamıştır.
Yalnız Saray hamamları (Topkapı ve Dolmabahçe), ayrı devirlerin mimarlık abidelerine örnek olarak, bugün İstanbul'u süslemektedir.
Bunlardan başka, Bursa'nın tabii sıcak ve kükürtlü sularıyla meşhur kaplıca hamamları, Gönen kaplıca hamamları ve Türkiye'nin dörtbir yanında serpiştirilmiş kaplıca ve normal hamamlar da vardır.
Türk hamamlarının bir değişik tarafı da, buhar banyosu esasına dayanan Fin hamamı oluşlarıdır.
Bugün dünya spor aleminde, çabuk terleyerek, çok kilo vermek için bu hamamlardan faydalanılmaktadır.
Bu bakımdan Türk hamamlarından bütün sporcular istifade ederler.
Fin hamamı (Sauna)
Ana madde: Sauna
Duman saunası, Enonkoski, Finlandiya.
Fin hamamları (saunalar), Türk hamamından oldukça farklı bir geleneğin ürünüdür.
Kayıtlara göre ilk saunalar MS 5. ila 8. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
Erken dönem saunalar bir tepenin veya höyüğün içine kazılmıştır.
Araç-gereç ve teknoloji ilerledikçe ahşap binalar kullanılmaya başlanmıştır.
Bir şöminede taş parçaları odun ateşinde ısıtırlır. Odadaki hava ısındıkça ateşten çıkan rayiha da odayı kaplar.
Sıcaklık istenen dereceye gelince duman odadan temizlenir ve yıkanmak isteyenler girer.
Yanan tahtaların odaya sinen kokusu, temizlenme töreninin bir parçasıdır.
Bu tür kokulu banyoya Fince savusauna (duman saunası) denir. Çoğu kişi dumanın ve tahtanın kokusunu rahatlatıcı bulur.
Geleneksel Fin hamamında mayo, havlu veya peştemal pek giyilmez, çıplaklık bu toplumda tabu değildir.
Aileler saunaya hep birlikte giderler. Bu eski bir gelenektir, pek çok ailenin özel saunası vardır.
Kamuya açık saunalarda erkek ve kadın bölümleri ayrıdır. Saunalar cinsellikle ilgili görülmez, Fin halkı için sauna, kiliseden sonra en kutsal kabul edilen mekandır.
20. yüzyılın başlarına kadar pek çok Fin kadını çocuklarını sıcak ve temiz bir ortam sayılan saunada doğurmuştur.
Saunada loş bir ışık vardır, konuşulmaz, sessizce ve rahatça oturulur.
Sıcaklık genellikle 80 °C ila 110 °C'dir.
Bazıları üzerinde yaprak bulunan huş ağacı dallarını birbirine bağlayarak 'vihta' yapar ve onunla ciltlerine hafifçe vurur.
Vihtalar dükkânlarda da satılır ve buzdolabında kışın kullanmak üzere saklanabilir.
Vihta kan dolaşımını hızlandırır, huş ağacı kokusunun ferahlatıcı olduğu söylenir.
Hamamların sağlık bakımından faydaları
Hamamlar, uzun müddet kalmamak şartıyla, sıcak su ve sabunla yapılacak vücut temizliği için iyi bir yıkanma ve temizlenme yerleridir.
Hamamda terleyen vücudun, bir bez veya süngerle ovularak yıkanması, vücutta kan dolaşımını kolaylaştırarak insana rahatlık verir.
Hamamlarda yıkananların adabı muaşeret kaidelerine uyması gerekir.
Hamamda fazla kalmak, sıcaktan soğuğa, soğuktan sıcağa zaman zaman çıkmak da vücuda zararlı olabilir.
Sağlık sorunlari olan kişilerin çok sıcak suda yıkanmaları tehlikelidir
Hamam (Arapça حمّام, hammâm), özel bir düzenle ısıtılan sıcak ve soğuk suyu bulunan, yıkanma amacıyla kullanılan yapı.
Hamamın tarihi Antik Romalılar'a kadar uzanır.
Vezüv yanardağının patlamasından sonra küller altında kalan Pompeii şehrinde yapılan kazılar, Romalılar'ın kullandıkları hamamları ortaya çıkarmıştır.
Bu hamamların yalnız temizlik için değil, zevk ve eğlence için de yapıldığı anlaşılmaktadır.
Romalılarda sınıf farkı olduğu için, hamamlarda kölelerle asillerin giriş kapıları ve yıkandıkları yerler ayrılmıştı.
Roma hamamlarında ayrıca buhar banyosu yeri, soğuk ve sıcak su havuzları da vardı